Erhan Tezakar
erhan@otokritik.com
İstanbul, bir Autoshow organizasyonunu daha alnının akıyla tamamlamayı başardı. Bu yıl 12. kez düzenlenen Autoshow'da 45 marka yeni modellerini Türk tüketicisiyle buluşturdu. Geçtiğimiz yıllarda otomotiv sektöründe yaşanan daralma ve fuara gösterilen talebin az bulunması sebebiyle iki yılda bir düzenlenmesi kararlaştırılan Autoshow bu kararın ne kadar yanlış olduğunu vurgularcasına büyük bir ziyaretçi kitlesine ulaştı.
2006 yılından beri "Uluslararası" statüsüne kavuşan Autoshow'da bu yıl da bir çok yeni model bir çok avrupa ülkesinden bile önce Türk otomobil severlerin beğenisine sunuldu.
Fuarın ikinci günü kalabalıkça bir arkadaş grubuyla Autoshow 2008'i ziyaret etme fırsatı buldum. Bu, daha önce hiç görmeden yorumlar yaptığımız, eleştirdiğimiz modelleri görüp beraberce incelemek için iyi bir fırsat olacaktı. Fuara Doğuş grubunun kapatmış olduğu 1. salondan giriş yaptık fakat bu salonda sergilenmekte olan markalar hemen hemen hepimizin favorisi olduğu için en sona bırakma kararı aldık. Heyecanı kaçmasın diye neredeyse arabalara göz ucuyla bile bakmadan hemen diğer salonlara geçişimizi yaptık.
Tabiki tüm standlardan ve modellerden burada söz etmem mümkün değil sadece aklımda yer edenlerden bahsedeceğim.
Favorim olan iki modelle başlayayım; Birincisi Jaguar standında sergileniyordu. Tasarım olarak klasik Jaguar çizgisinden uzaklaştığı için fazlaca garipsediğim ve eleştirel yaklaştığım Jaguar XF beni en çok şaşırtan model oldu. XF'in içine oturduğunuzda sizi çok kaliteli bir iç mekan karşılıyor. Kaliteli deri döşemeler, aluminyum ve deri ile mükemmel kombinlenen konsol ve teknolojik oyuncaklar... Aracın içerisine oturduğunuzda ilk olarak gözünüze garip gelen şey havalandırma ızgaraları oluyor. Havalandırma ızgaraları, konsoldaki aluminyum malzemeden üretilmiş kapaklar ile gizlenmiş. Kapakların bir şekilde açıldığını anlamanız zor olmuyor ama elinizle açamayınca bir gariplik olduğunu hemen farkediyorsunuz. Vitesler için - P R N D S - ledlerinin varlığını görüyorsunuz ama viteslerin nasıl seçileceğini de sadece bakarak anlamanız mümkün olmuyor. Stand görevlisi arkadaştan rica edince XF'in ne denli büyülü olduğunu anlamanız bir nebze kolaylaşıyor. Aracın kontağı açıldığında havalandırma ızgaralarının önündeki metal korumalar dönerek açılıyor, konsolda gömülü olan vites yükselerek ortaya çıkıyor ve ağzımız açık kalıyor. Dokunmatik aydınlatmalar, yine dokunmatik torpido butonu ise Jaguar'ın bu sefer ne kadar başarılı bir araç ürettiğini anlamanızı sağlayan küçük detaylar oluyor. Fiyat olarak yanlış hatırlamıyorsam 67 bin Euro civarında bir etikete sahip ve 2.7 dizel motorla geliyor.
Favorilerimden ikincisi ise Volvo standındaydı. Yeni XC60 boyutları ve tasarımıyla doğrusu benim gönlümü çaldı. Fiyat olarak 66 bin Euro'dan satışa sunulacağı açıklanmış ve Kasım ayında satışına başlanacakmış. Aracın dış tasarımı gerçekten mükemmel. İç mekanda ise insanı saran ve klasik Volvo güvenlik hissi veren bir ortam mevcut. Tek göze batan ise konsolun üzerinde bulunan plastiğin malesef çok kalitesiz bir malzemeden üretilmiş olması.
Yine favorilerimden biri olacağını hiç düşünmezdim hatta bakmaya bile tenezzül etmedim ama arkadaşların tavsiyesiyle gidip çok şaşırdığım bir model daha, Skoda SuperB... Gerçekten inanılmaz! Çok rahatlıkla söyleyebilirim Volkswagen'in üretim kalitesini aşmış bir model olmuş. Aracın içindeki ambiyans mükemmel.. Konsol üzerindeki müzik sistemi beklediğimin çok üzerindeydi. Fakat aracın en büyük yeniliği ne motorunda nede iç mekanında. Aracın bagaj tasarımı beni en çok şaşırdan bölümü oldu. Bagaj iki şekilde açılabiliyor. İsterseniz sadece bagajın kapağını açabiliyorsunuz, istersenizde önce bir yandaki butona basıp arka camla birlikte bagajı açabiliyorsunuz. Bagajın ne kadar büyük olduğundan bahsetmeye bile gerek yok gerçekten çok büyük ve arka camla birlikte bagaj kapağını açtığınızda karşınıza çok büyük bir yükleme alanı çıkıyor.
BMW standında insan biraz üzülüyor. Daha alt sınıf otomobillerde gördüğünüz malzeme kalitesini BMW'de görememeniz gerçekten trajik. Özellikle BMW 1 serisi resmen can çekişiyordu. Yenilenen 7 Serisi ise markanın gruru olmayı gerçekten hakediyordu.
Fiat grubunun standı bir çok yeniliğe sahipti. Örneğin Fiat 500'ler gerçekten çok sevimli.. Mini Cooper'a daha mütevazi etiketli alternatif olması için üretilmişler ve başarılı oldukları söylenebilir. Gerçi Fiat'ın aşamadığı bir kalitesizlikte kokmuyor değil. Aracın konsolunda kaliteli bir kaplama varken, alt bölümlerde en kalitesiz plastikten üretilmiş parçalara rastlamak üzücü.
Yine Fiat grubunun üyelerinden Alfa Romeo, Mi-To modelinin lansmanını yapıyordu. Aracın dış tasarımı ve iç tasarımı gerçekten çok hoş. Fiat ile benzer parçalar kullanmışlar ama daha kaliteli olduğu da gözlerden kaçmıyor. Bayanlar ve Gençler için güzel bir seçenek olacak.
Lancia standında Delta modeli sergileniyordu.. Delta dış tasarımındaki radikallik ve iç tasarımındaki kalite ile ilgimi çekti. Koltukları Alfa Romeo'da görmeye alıştığımız deri döşeme ile kaplanmış. Oldukça rahat bir otomobil. Dizel ve Otomatik olanları 30 bin Euro civarından satışa sunuluyormuş. Bu kaliteye bu fiyat doğrusu kulağa hoş geliyor.
Opel, Insignia modeliyle fuara gelmiş. Insignia güzel bir araba olmuş. Tasarım olarak biraz hibrit görünüyor çok özgün bir tasarım olmasada Coupe çizgisine sahip sportif görünen ve iri bir araba üretmeyi başarmışlar. Aracın iç mekan kaliteside iyi. Duyduğumuza göre satışa sunulduğunda fiyatı 47 bin YTL'den başlayacak. Bu kalıpta bir otomobil için oldukça iyi fiyat ve ülkemizde yine başarılı satış rakamlarına ulaşacağını tahmin etmek zor değil.
Opel standında sergilenmekte olan Astra OPC bildiğiniz gibi 240 HP gücünde. Kağıt üzerinde çok üstün olmasına rağmen yapılan karşılaştırmalı testlerde Megane RS'in bile gerisinde kalarak eleniyor. Bu aracı nasıl test edebileceğimizi sorduğumuzda ise Arkas Oto satış temsilcisi olan beyefendiden garip cevaplar aldık. Bu arabanın test aracı yok. Bu arabadan hiçbir bayi test aracı almaz vesaire. Tabiki bunu bizde biliyoruz da GM Türkiye 1 adet Astra OPC bulundurarak randevuyla test imkanı verebilirdi. 75 bin YTL vereceğiniz bir araç düşünün ve test etmenize izin verilmiyor. Opel'in OPC modellerinin satış adetlerinde neden ezildiğini anlamanız çokta zor değil.
Volkswagen standında uzun zamandır beklediğimiz bazı modeller vardı. Tiguan dış tasarımda çok hoş olmasına rağmen içeride tam bir hayal kırıklığı. Golf Plus gibi bir iç mekana sahip ve sanki bir SUV değilde minibüsün iç mekanındaymışsınız gibi bir his veriyor.
Yeni Golf, 5. nesildeki hayal kırıklığını silmeyi başaracak gibi görünüyor. Sınıfında kalite standardını belirleme iddiasına tekrar kavuşacağını ilk bakışta görüyorsunuz. Dış tasarımı yine çok özgün değil. Özellikle arka tasarımı Touareg'den alıntı ama iç mekan doğrusu mükemmel. Malzeme kalitesi ve yenilenen konsol tasarımı insanın gözüne ve gönlüne hitap etmeyi başarıyor.
Scirocco standın gözdelerinden birisi. Dış tasarım olarak gençlerin büyük beğenisini kazanacak ama iç mekanın Golf V'ten alıntı olması insanın içini biraz burkuyor. Golf VI'nın iç mekanını kullansalardı çok daha iyi bir araç olabilirmiş. Bu iç tasarımla Golf VI'ya satış kaptırması muhtemel.
Fuarda can sıkan bazı durumlarda söz konusu. Her araca birer görevli verilmiş. Genellikle hanımların güzeline, beylerin yakışıklısına dikkat edilmiş ancak alt tarafı 1 tek araba tanıtan arkadaşlar gerçekten çok kibarlar ama başında durdukları arabanın teknik detaylarından bi haber olunca biraz şaşırıyorsunuz. Araba kaç kilo sorusuna "Iııh sormam lazım" cevabı alınca yüzünüzde ister istemez alaycı bir gülümseme oluşuyor..
Bir diğer can sıkıcı husus ise şüphesiz ki kapıları kilitli olan otomobillerdi. Tamam Ferrari, Maserati, Bentley, Lamborghini gibi otomobillerin kapılarının kilitli olmasını hatta uzaktan baktırılmasını anlayabilirim ve hoşgörüyle karşılanabilir. Çünkü bunlar herkesin ulaşabileceği araçlar değildir fakat bazı orta sınıf otomobillerinde de kapıların kilitli olmasını açıkçası yadırgadım.
Örneğin Audi standında hemen hemen tüm otomobillerin kapıları kilitliydi. Gerçi fiyatı dolayısıyla gülerek defterden silmiştim ama yinede A3 Cabriolet'yi oldukça merak ediyordum ve incelemek istiyordum fakat kapılarının kilitli olmasını çok garipsedim. Audi görevlileri orta sınıf otomobiller de sattıklarını unutmuş olmalı ki ziyaretçilerin yoğunluğundan sıkılmış ve kapıları kilitlemiş. Kibarca satış görevlisinden kapıların açılmasını rica ettiğinizde açıyorlar ve araçları istediğiniz gibi inceleyebiliyorsunuz ama fuar mantığına ters düşen caydırıcı bir unsur. Düşünün ki Mercedes S serisi dahil tüm otomobiller açık, Jaguar XK-R'a bile binebiliyorsunuz ama Audi A3'e binemiyorsunuz...
Neyse, A3 Cabriolet'nin üstü açıkken sunduğu bagaj hacmi beni çok şaşırttı. Arka koltukları da 1.80 civarı insanlar için yeterli diz mesafesi sunuyor. Ancak bu sınıfta bir otomobil için fiyatı çok yüksek. Biraz daha verip Audi TT alıp daha üst sınıf bir otomobile sahip olabiliyorsunuz. Duyduğuma göre A3 Cabriolet'nin daha mütevazi motorlu seçeneği de yakında satışa sunulacakmış bu güzel bir haber.
Son eleştiri Ferrari California'ya.. Ferrari California bildiğiniz gibi fuara sonradan getirildi. Bence çok yanlış bir uygulama. Fuarı ziyaret eden bir çok insan bu modeli göremedi. Satılmış olan araçlar bile kapıları kilitli olarak fuarın bitmesini beklerken, Ferrari California'nın sonradan gelip sanırım 2 gün sergilenip götürülmesini ben biraz garipsedim.
Fuarda bana komik gelen bir unsura da değinmek istiyorum. Orta sınıf ve üst sınıf otomobiller araçlarına güvendiklerinden ötürü fazla şova yönelmemişler. Huzur içerisinde araçları inceleyebiliyorsunuz. Fakat ne zaman ki en dipteki salona yaklaşıyorsunuz çok yüksek bir müzik sesi sizi irite etmeye başlıyor. Tata, Chery gibi ucuz otomobiller fuarda gürültü yaparak insanların ilgisini çekmeye çalışıyor. Tam bir geri kalmışlık örneği. Araba üretiyor olsalar dahi geri kalmışlıktan sıyrılamıyorlar.
Sonuç olarak güzel bir fuar dönemi geçirdik. Gönül isterdi ki Autoshow fuarları her sene düzenlensin. Hatta sadece İstanbul ile sınırlı kalmayıp diğer şehirlerimizde yaşayan vatandaşlarımız da bu otomobilleri yakından inceleme fırsatı bulabilsin. Belki günün birinde üreticiler Türkiye pazarını modellerini 2 gün sergileyecek kadar değersiz görmekten vazgeçerler de bizde yeni otomobil modellerini daha sık ve daha yakından inceleyebiliriz. |
Autoshow 2008'in ardından akıllarda kalanlar...
