Icerik |
 |
|
Araba Fotoğrafları |
 |
 |
Casus Fotoğraflar |
 |
|
 |
Sponsor Baglantilar |
 |
|
|
|
|
Otomotiv sektörünün geleceği |
 |
 Emre Aksoy
Uluslararası otomobil fuarları, otomobil üreticilerinin yeni model ve teknolojilerini dünya ile paylaştığı önemli bir platform olmuştur herzaman. Şu geçtiğimiz 3 ay içerisinde tam 4 adet önemli otomobil fuarı gerçekleştirildi. Ocak’ta Detroit, Şubat’ta Chicago, Mart’ta ise en önemli fuar sayılabilecek Cenevre ve ardınan New York otomobil fuarı... Bu kadar kısa bir süre zarfında bu kadar çok fuar olunca insan otomotiv camiyasından yeniliklere boğulacağını düşünüyor. Ancak bu sene hiç öyle olmadı. Hatta aksine bu 4 fuar da eskilerine nazaran çok sıkıcıydı!
Fuarlarda pek çok yenilik tanıtıldı aslında, ancak bu fuarları sıkıcı kılan da bu yeniliklerdi zaten. Son zamanların büyüyen çevrecilik trendinin otomotiv sektörünü ciddi anlamda vurduğunu gördüğümüz bir sene dolusu fuar geçirdik. Audi’sinden Ferrari’sine neredeyse bütün markalar çevreci modellerini ve teknolojilerini tanıttılar. Elektrikli araçlar, hybrid araçlar, bio-ethanol ile çalışan arabalar... Bütün bu çevreci arabaların açık renke olması ve üzerinde mutlaka bir yeşil yaprak ya da “eco” lu kelimeler içermesi benim çok canımı sıktı açıkçası. Çevreci otomobil üretimine daha yeni yeni girişildiği bu zamanların fuarlarındaki modeller bile bu kadar sıkıcı olabiliyorsa, gelecekteki sıfır emisyonlu otomobiller ne kadar heyecan verici olur düşünmek bile istemiyorum. Bizim neslimizin bile zor gördüğü 4.000cc lik homurtulu V8 ler, çift turbolu canavar motorlar ve bunun gibi otomobil denen kavramı bizim gözümüzde heyecan verici kılan unsurları gelecek nesillerin göremeyeceğini şimdiden tescillemiş olduk. Bundan 10-20 sene sonra bütün otomobiller elektrik motoru ile ne ses yapacak ne de emisyon yaratacak. Tasarımlar şıklıktan öte tüketimi azaltmak ve yaya güvenliğini arttırmak için daha kullanışlı (daha doğrusu çirkin ve ruhsuz) olacak. Bu gidişat doğa için iyi görünebilir, ancak bundan 20 sene sonraki otomotiv sektörünün monotonlaşmasına da sebep olacak.
Aslında bakarsanız bugün dünyanın karşı karşıya geldiği küresel ısınma, hava kirliliği ve benzeri çevre sorunlarının temel sebebi otomobiller değil. İstatistiki verilere bakıldığında dünyadaki tüm otomobillerin zehirli gaz salınımı, dünyadaki tüm sanayilerin salınımının onda biri bile etmiyor. E peki buna rağmen neden ülkeler otomotiv üreticilerini çevreci otomobil üretmeye zorluyor? Bunun tek sebebi insanların algıda seçicilik yapıyor olması. Çevreci komüniteler etraflarında gördükleri otomobillerin ve diğer taşıtların egzos dumanlarından tahrik olarak üreticilere ülkelerin baskı yapmasına sebep oluyorlar. Bir çevreci dışarı çıktığında yüzlerce, hatta binlerce otomobil görüyor. Ancak bu şehir hayatının içerisinde bir tane dahi fabrika bacası görmediği için psikolojik olarak çevre kirliliğini otomobillere bağlıyor. E bu algıda seçicilikte kamuoyunun otomotiv sektörüne yüklenmesine sebep oluyor...
Dünyamızı korumak için çeşitli önlemler almamız şart, ben buna katılıyorum. Ancak otomobillerin emisyonlarından önce müdahele edilmesi gereken pek çok çevre düşmanı oluşum varken otomobillere bu kadar yükleniliyor olması çok üzücü. Torunlarımızın bir Mustang ya da BMW M3 ü sadece ansiklopedilerde görecek olması bence çok ama çok üzücü!
|
|
|
|
|
Veritabanlari |
 |
|
Otomotiv Sözlüğü  |
 |
Dingil mesafesi (Dingil aralığı): Dingil mesafesi, ön tekerleklerin merkezi ile arka tekerleklerin merkezi arasındaki uzaklıktır. Büyük dingil mesafesi, aracın dengesini ve sürüş özelliklerini olumlu olarak etkileyen bir faktördür.
|
|
|
Günün Garajı |
 |
|